Dünyanıza bakışınız gücünüz ile bağlantılıdır. Düşünüyorum da sonunda bugün benim dünyamdaki kesin sonucum bu.
Ben yirmiyken otuz olanlar, ben otuz olduğumda, anladığım kadarıyla on sene önce hiç bir şey bilmeden biliyormuş gibi yapanlarmış. Anneler babalar hatta dedeler nineler aslında dünyanın günden güne erittiği canlılardan başka bir şey değillermiş. Çözemedikleri bir konu hakkında çözmüş gibi davranmaları tamamen kendi kibirlerindenmiş. Çevrelerindeki insanları bu amaçta kullanmışlar hep. Kendimi övme kısmına geçersem hala böyle bir hareket içerisinde olmadım, bugünlük bu çizgimi korumaya da kararlarlıyım. Yaşamı anlamamışken başkalarına anlatmaya çalışmak çok tuhaf olurdu zaten. İnsanlarda bilmediği bir konuyu açıklayamama endişesi var sanki, böyle ilginç bir huyları var, nedense “bilmiyorum” demek çok zor geliyor…
Yaştan daha çok saygı duyduğum olaydır kendini bilen insan. Mahallecilik oynamayı bırakabilmiş ve gerçekten kendisine ait fikirleri üretebilmiş insan sayısı çok çok az. Yavaş yavaş kendimi soyutladığım anların sayısındaki artışı buna bağlıyorum. Öğretilmişin haricindekileri ağzına bile alamayan insanlardan hiç bir beklentim yok. Ayrıca yaşlandıkça daha da farkına vardığım bir şey var; gerçekten çok fazla insan var. Evimde tek başıma otururken bile kalabalıkta kaybolmuş gibi hissediyorum bugün. Kaynak tüketen birer makine misali yaşıyoruz. Bence dünyanın sonunu getiren bu öğretilmiş bilgilere sahip tüketici toplumlar olacak. Karıncalardan örnek verilerek kamçılanan tüketim makineleri… Üreticiyim diye geçineni bile tüketim çılgını. Zararlı canlıların birincisi kendisi, hatta ikincisi ve üçüncüsü de.
Okurken sıkılıp da “saçmalamış” diye etiketlemek yerine, kendi kendini zerre saçmalamadığım gerçeğine ikna etsen daha faydalı oluruz. Bir canlı kendi varlığına karşı çıkabilecek kadar gelişebilmişse ulaştığı yer fena değildir. Herkesi ve her şeyi kendisine hizmet edecekmiş sevdasıyla gören bir beyin bence hastalıklı değildir ancak öğretilmiştir. İyiye ve güzele doğruymuş gibi anlatılsa bile, o bilgi, aksi durumu örtmeye çalışıyorsa o beyin yıkama bilgisidir. Kısaca ikna etmek veya bir konuda köpürerek tepki verenleri “yıkanmışlar” olarak görüyorum diyebilirim. Bu yıkanmışlar topluluğu, yıkanmışlıklarını neden atamazlar işte en çok düşündüğüm durumlardan birisi de budur.