Kum tanesiydi adı. Milyarların arasındaki işe yaramaz bütünün bir üyesi tıpkı senin benim gibi. Farklı olduğunu düşünmesi farklı olmadığının en büyük kanıtı.
Dertleşecek üç kişi bile bulamazken yılların arasında, yastığın altından çıkarttığım karbon silindirin öldürdüğü ağaçların gram gram tüketilen kimyasallardan daha çok işe yaradığını söylemem gerek. Bu kadar çok kum tanesi varken bir tane mi okyanusun dikine giden olmaz? Bazı sorular cevapları bilinmediğinden değil de beklenen cevabın aksine çabası olan var mı diye sorulur. İşte bu onlardan. Aşınarak geldiğimiz hal ve yerden sonra yolculuğumuz okyanusun dibi olacakmış. İnsanları birbirinden ayırmak nefes almaktan bile daha kolay. En yakın hissettiğinin gözlerine baktığında bu cümlemi hatırlasan bana yeter. Zormuş gibi gelen, nefes nefese kaldığın anlarda aldığın nefesler bile aslında çok kolaydı.
Et parçasının yarattığı bir süreç. Bir ineğin beyni ona süreç yaratmıyor muydu sanki? Belki de kıvrımların içindeki akışkansındır ya da hep bahsettiğim bir veya birkaç lisan bilen iç ses. Zaman diye berbat bir olay varken, değeri bilinmiyorken, o hariç herşey çözülmeye çalışılıyorken…
Verilen kısıtlı süreye birşeyler sıkıştırmak yerine süreyi genişletme yollarını aramak daha akıllıca. Zaten süre kısıtlıysa yapabileceklerinin pek değeri kalmıyor, süreyi genişletmek için uğraşırken sıçıp batırsan da bir önemi olamaz. Düşünebilme yetisi engellenmişlerin kaçışı bu süreyi iyi değerlendirme hevesinden başka birşey değil. Somut örnek vereyim geleneksel hayatımızdan; 100 soruluk bir sınavda sana verilen 30 dakika varmış gibi düşün. Örneğimi iyimser veriyorum. Dünya ortamı trilyar soruysa sana verilen aslında sadece 1 dakika gibi. Zamanı genişletme çabam hep bundandı, yaşama sevincimin çok olmasından değil, zira hiç olmayan birşey kendisi.
Bu arada, somutsal dünyada zamanda yolculuk diye birşey olamaz.
Zaman senin beyninin içindeki bir oluşum. Herkes kendi zamanında bir yere gidebilir ancak. Öteki zamanda yolculuk diye bahsedilen şeyler sadece yaşlanmadan geleceğe gidebilmenin teorik yolları. Işık hızıyla uzaklara gidip geri dönmek gibi. Sonuçta ileri geri dolaşılacak bir zaman yok zaten. Zaman diye birşey yok yani. Metabolizma var, kalp atış oranı var, beyin var, dakika var, saniye var ama zaman diye birşey yok. Yani bir doğru veya doğru parçası değil, ajandanda 3 gün öncesine dönmek diye birşey mümkün değil. Lakin, kendi soyut hayatında istediğin ana gidebileceğin, zamanını hızlı veya yavaş aktırabileceğin bir formun içindesin. Fiziksel ve kimyasal olarak zamanının hızını kontrol edebilirsin. İçindeki düşünce sesin gibi bambaşka bir boyut “zaman” boyutu. Saniyeler içinde normalde saatler sürebilecek birşeyler düşünebilmen, hesaplayabilmen mümkün. Rüyaların bunun en basit kanıtı. Saniyelere sığdırdığın seneleri unutma. O saniyelere o seneleri sığdıran ben değilim, sensin.
Hala kendini keşfedememiş insanları gördüğümden yazıyorum sanırım ya da belki bende bir sorun vardır. Belli mi olur, belki aynı tür bile değiliz, henüz bilmiyorum.