Dinlemek yetmiyor sonsuzluğu, içinde kaybolmak lazım bazen. Bir gün adını bulurum belki yokluğunda. Denizin kıyısında gün geçirmeye benzemiyor hayallerim, belki biraz şarap olsa içimden gelirdi hepsini yakmak. Olduğunun anlamı olurdu en azından bir kadeh kırmızı.
Televizyondaki hayatlar gibi çerçevenin ardındasın hala, uzaksın, belki de ay kadar yakınsın ve kalbimdesin ama gölgede üşümüş kalmış duygularımdan farksızsın burda. Korku bile daha hevesli beni ısıtmaya. Ayrıca gözlerim de renksiz sen kirlettiğinden beri, odam mordan ıssız, ellerim yeşilden kuru, ortada kalmış iki üç sayıdan değersiz gülüşüm yanımda.
Aç kaldığımda bile satmadım rüyalarımı, karşılığı olsaydı satardım belki huzurumdan bile önce. Sen yalnızlığın peşinde koşarken, ben vazgeçtim. Koşmuyorum artık, durdum, o geliyor nasıl olsa. Kaçmak yersiz, boğazda tadını çıkarıyorum esintinin, ara sıra da Moda sahilde durgunluğumun…
…ve yine derin tonlardan giriş yapan piyanomun harika sesi…