Aranan her zaman cevaplar olmalı. İnsanoğlu kendi ömrünün yetemediği cevapları arama yolunda bilgileri nesilden nesle aktarmayı seçti veya seçtirildi. Direkt olarak sonuca ulaşamasa da bir şekilde ilerleme kaydedildi ve bir noktaya gelindi. Bugün. Bu olayların hala içinde, bu sebepten hala kitaplar yazıyor, deneyler yapıyor, olaylardan dersler çıkarılıyor, gelecek tahmin edilmeye çalışılıyor, hatta küresel antlaşmalar yapılıyor, mevcut bilgiler sürekli güncellenerek yola devam ediliyor…
Her şey güzelmiş gibi gözükse de korkum şu yönde; insanlar ne zaman arayışı bırakıp birbirleriyle uğraştıysa bu süreç uzadı. Hadi uzamasını da geçelim artık kendi soyuna tehdit haline gelen ve ortada bir dünya kalmayana kadar sömüren bir ırk haline geldi. Dünya, insan üzerindeki büyüklük etkisini kaybetti. Doğaya duyulan merak yerini icatlara bıraktı. Eskiden doğaya karşı koyan insanlar ilgi noktasıyken, şu anda doğal olayların medeniyete yaptığı yıkım ilgi noktası olmuş halde. Bir gün tren yoluna bozuk para koyan çocuk edasıyla birisi bir şey denerken insanoğlunu evrenden silecek. Belki de kaçınılmaz bu son gelmeden çözüm bulma sevdasının sonucu böyle olacak.
Cevaplar bulunamadan her şey yok olacak.
Başka bir açıdan bakarsak, bu zararlı canlı türünün yok olması doğa, dünya, hatta belki de evren için faydalı olabilir. Herhangi bir felaket oluşturmadan gitmeliler zaten. Asıl problemlerden bir başkası da insanoğlunun bu gezegenden arkasını toplamadan gidecek olması. Zararı keşke sadece kendine olsa. Yanında, belki de milyonlarca canlı da telef olacak. Tam da bu saniye insanları yerküreden silsek, yine ardında kalanlar zamanla bir felakete dönüşecektir. Manasız bir yok oluş hikayesine ihtiyacımız yok. Peki ama daha önce ne var ne yok zararlı her şey toplanıp gidilmişti zaten. Daha önceki medeniyetler bunu başarmıştı. Sonra? Yeniden doğuş, giriş ve gelişmesi çelişkilerle dolu bir tarih. Yalanlarla karıştırılmış asla güvenilemeyecek bilgi kirlilikleri… Ve yine çıkmaz sokaklara giren zavallı beyinler.
Düşünce de kendi içinde evrim geçirir. Toplanan verilerin artık kirlilik derecesine varmasıyla, net bir kararın verilememesi, zamanla verilerin toplanmasının kötü sonuçlar doğurduğu için veri toplanmasından vazgeçilmesi düşüncesini ortaya çıkarır. Bir çeşit çıkmaz sokak savunmasıdır. Anlayamıyorsan çok zorlama taktiğidir. Yani insanların, insanlığın iyiliği için yaptığı her şey zamanla insanlık için olumsuz hareketler sınıfına girecektir. Ve doğal bir süreç olarak kendini yok etme arzusu içine girilmesi düşüncesine dönüşecektir. Daha önce olduğundan ve yine olacağından şüphe duymadığım olaylar zinciridir. Bireysel yok olma isteğinin sebebi de temelde aynı nedenlere dayanır. İntihar etmek aşırı yüklenme sonucu da olabilir, hiçbir ilerleme olamamasından da. Düşüncelerin adım adım ilerlemesiyle insan beyninin gelebileceği nokta birbirinden çok da farklı değildir. En sonunda kısır döngüye girilecek bir yere varılacaktır. O döngüye girmemek için mücadele edebilecek güçte düşünce yaratabilen beyinler ve bedenler gerekir. İşte o süreç ne kadar uzun tutulursa faydalı gelişmeler o anlarda kazanılabilir.
İnsan, düşünen bir hayvan değildir. Hayvanlar da düşünebilirler. İnsan, kontrol manyağı bir hayvandır.
Bu arada, yazdıklarımın hiçbir manası yoktur. Yok.